Türkçe Sözlük Sunuşu

Türkçe Sözlük Sunuşu

# TÜRKÇE SÖZLÜK SUNUŞU (*)

Sözlükler, bir dilin bütün veya belli bir dönemdeki sözcüklerini yazılışları, türleri, söylenişleri, temel ve yan anlamları, kullanılış özellikleri bakımından kayıt altına alan, açıklayan, edebî metinlerden seçilen cümlelerle örneklendiren, alıntı sözcüklerin hangi dilden geçtiğini bildiren başvuru kaynaklarıdır.

Bir dilin sözcüklerini yine o dille tanımlayan sözlükler olduğu gibi başka dillerdeki karşılıklarını gösteren, açıklayan sözlükler de bulunmaktadır. Bu özellikleriyle sözlükler tek dilli, iki dilli veya çok dilli olarak adlandırılır.

Sözcüklerin türleri, yazılışları, söylenişleri, kullanış biçimleri, alıntıysa hangi dilden geçtikleri, çekim ekleriyle ve fiillerle kullanılış özellikleri gibi bilgiler sözlüklerde belirli bir düzen içerisinde sıralanır.

Bu düzeni sağlayan; sözlük hazırlama, yazma ilkeleri ve kurallarıdır. Kullanıcıların sözlüklerden en iyi bir biçimde yararlanmalarını sağlamak, sözlükleri daha işlevsel duruma getirmek amacıyla uygulanan bu ilke ve kurallar sözlükçülük (leksikografi) çalışmalarının temelini oluşturur.

Sözlükçülük Kavramları ve Terimleri: Sözlükçülük, bir veya birden çok dilin söz varlığını sözlük biçiminde ortaya koymak üzere yöntemleri araştırma; sözlük hazırlama, yazma ilkelerini, kurallarını geliştirme ve uygulama alanına çıkarma işidir.

Dil bilimcilerin bir bölümü, sözlükçülüğü bilim değil sanat olarak tanımlarken bir bölümü hem sanat hem de bilim olarak açıklar.

Bu terimlere kaynaklık eden ve Türkçe söz kökünden türetilen sözlük ile sözlükçülük, sözlük bilimi gibi terimler dilimizin söz varlığına yakın zamanda eklenmiştir. Atatürk’ün başlattığı Dil Devrimi ile pek çok alanda olduğu gibi dil bilgisi ve dil bilimi alanlarında da Türkçe terim türetme çalışmaları yürütülmüştür. Azerbaycan, Türkmen ve Uygur Türkçelerinde sözlük, Kazak Türkçesinde sözdik, Kırgız Türkçesinde sözdük biçimlerinde kullanılan sözlük terimi, Türk Dil Kurumunun kurucu üyesi ve ilk saymanı Celâl Sahir Erozan’ın önerisiyle söz kökünün türevi olarak dilimizin söz varlığına kazandırılmıştır.

Türkçenin kaynaklarıyla türetilen bu terimin öncesinde dilimizde Arapçadan alınan kamus, lügat, mucem, tuhfe sözcükleri kullanılmaktaydı.

Arapça kökenli lügat aslında ‘söz, sözcük’ anlamındadır. Çoğulu ‘sözler, sözcükler’ anlamında olmak üzere lugāttır. Arapçada lugat sözünün her ulusun konuştuğu iletişim aracını ifade eden ‘dil, lehçe’ anlamı da bulunmaktadır. Kâşgarlı Mahmud’un eserine verdiği Divanu Lügâti’t-Türk adındaki lugāt sözü de ‘dil, lehçe’ anlamındadır. Asıl anlamı ‘sözlük’ olmasa da esere bu anlamı katan sözcük divandır.

Lügat sözünün Türkçede ‘sözlük’ anlamını kazanması başlangıçta lügat kitabı 'söz kitabı' olarak kullanılan ad tamlamasından kitap sözünün eksiltmesiyle lügat, Türkçede sözlük anlamını kazanarak sözlükselleşme sonucunda Lehcetü’l-Lügat, Lügat-i Osmani, Lügat-i Remzî, Lügat-ı Cudi, Ünsü’l-Lügat gibi Osmanlı Türkçesi sözlüklerine ad olmuştur.

Eski dilde ‘sözlükçülük’ karşılığında kullanılmış olan terim ilmilüga, ‘sözlükçü’ karşılığındaki ise ehlilügat idi. Lügatnüvis ‘sözlük yazan, sözlükçü’, lügatşinas ‘sözlüğe hâkim kişi; çok sözcük bilen’ gibi terimler de söz varlığımızda yer alıyordu.

İlgi çekici olan, lügat sözünün Arapçada ‘sözlük’ karşılığında kullanılmamasıdır. Bununla birlikte aynı kökten türeyen luga Ebü’l-Esved’in çalışmalarıyla birlikte ‘sözlükçülük veya filoloji’ çalışmalarına ad olmuştur. Garib sözü ise Kur’an’da ve hadislerde geçen ancak gündelik dilde yer almayan sözcükler üzerine çalışmayı ifade ediyordu.

Eskiden olduğu gibi günümüz Arapçasında da ‘sözlük’ anlamında kullanılmakta olan sözcük kāmūstur. Eski Yunanca ωκεανός’tan (ōkeanós ‘okyanus’) bir alıntı olan sözün asıl anlamı ‘büyük deniz, okyanus; denizin ortası’ iken Firuzabadî’nin XV. yüzyılda yazdığı ünlü Arapça sözlüğe ad olmasının ardından ‘sözlük’ anlamını da kazanmıştır.

Bu söz kullanılarak Türkçede Kamus-ı Türki, Kamus-ı Osmani, Mükemmel Kamus-ı Osmani, Resimli Kamus-ı Osmani, Resimli Türkçe Kamus gibi sözlükler hazırlanmıştır.

Günümüz Arapçasında ‘sözlük’ anlamında kullanılmakta olan bir başka sözcük ise mucemdir. ‘Noktalanmış, noktalı; noktalı harf’ anlamları da bulunan ve Osmanlı Türkçesinde kullanılmış olan mucem sözünün bir başka anlamı da ‘alfabetik sırayla dizilmiş’tir. Bu sözcüğün ‘sözlük’ karşılığında kullanılması bu anlamdan kaynaklanmaktadır. Osmanlı Türkçesinde ‘noktalanmış, noktalı’ anlamının yanı sıra ‘ebcette noktalı harfler göz önüne alınarak düşülen tarih’ ve ‘bir ilmi müfredatıyla belirten eser’ karşılıkları da bulunmaktadır.

Arapça ‘armağan, hediye; yeni çıkma, hoşa giden güzel şey’ anlamlarındaki tuhfe sözü manzum sözlüklere de ad olmuştur. Bir dildeki sözcüklerin bir başka dildeki karşılığının şiir biçiminde verildiği sözlüklerin çeşitli örnekleri arasında Tuhfe-i Vehbi, Tuhfe-i Şahidî,  Tuhfe-i Hüsami, Tuhfe-i Asım sayılabilir. Ancak tuhfe sözünü taşımayan Lügat-i Halimî, Lügat-i Bahrü’l-Garaib gibi manzum sözlükler de bulunmaktadır.

Bu genel terimlerin yanı sıra Arapçada ‘sözlük’ için çeşitli özellikleri dolayısıyla En-Nevadir, Sihahü’l-Arabiyye, Esasu’l-Belaga gibi adlar da kullanılmıştır.

‘Bilgi; sözlük’ anlamlarındaki Farsça ferheng ise sözlükçülük tarihimizde genellikle Farsça-Türkçe sözlüklere ad olarak kullanılmış, ancak Arapça lügat, kamus gibi Türkçede geniş bir kullanım alanı kazanamamıştır.

Bir dilin söz varlığını oluşturan birimleri ve bu birimlerin anlamlarını, birbirleriyle ilişkilerini, zaman içinde yaşadığı değişim ve gelişmeleri araştıran dil bilimi dalı için kullanılmakta olan sözcük biliminin Türkçede leksikoloji terimiyle karşılandığı da görülmektedir. Fransızcadan Türkçeye geçmiş olan leksikoloji sözü,  Eski Yunanca  ‘sözlük’ anlamındaki lexikón ile ‘bilim’ anlamındaki logíā sözlerinin birleşmesinden oluşur. Lexikón sözü ise Eski Yunanca ‘sözcük’ anlamındaki léxis sözüne dayanır. Bu sözün, Eski Yunanca ‘demek, söylemek, konuşmak; toplamak, seçmek’ anlamlarındaki légein ve Latince ‘okumak; seçmek, toplamak’ anlamlarındaki legere sözcükleriyle ortak bir köke gittiği bilinmektedir.

Bir dilin söz varlığındaki anlamlı en küçük birimi tanımlayan leksem (<İngilizce lexeme < Eski Yunanca léxis + İngilizce -eme) sözü de aynı sözcük ailesindendir.

Leksikografi ise Eski Yunanca kökenli lexikográphos sözüne dayanmaktadır. ‘Sözlük’ anlamındaki lexikón ile ‘yazmak’ anlamındaki gráphien sözlerinin birleşmesinden oluşan bu sözcük, Fransızcaya lexicographie biçiminde geçmiştir. Türkçedeki leksikografi de Fransızcadan alıntıdır.     Latince ‘sözcük’ anlamındaki bir başka söz dictiōnem (yalın durumu dictiō) köküne dayanan dictionarium, ‘sözcüklerin toplandığı kitap’ anlamında Orta Latincenin söz varlığında yer alıyordu. Latince ‘söylemek, söyleyiş biçimi’ anlamındaki dictum ile ‘bir başka kişinin yazması için yüksek sesle söyleme’ anlamındaki İngilizce dictate sözlerinin kökeni de Latince dictātus sözüne dayanmaktadır.

Batı dillerinde ‘sözlük’ karşılığında kullanılan tek sözcüğün dictionarium ve türevleri olmadığını da belirtmemiz gerekir.   Aslında ‘sözlük’ anlamında kullanılan ilk sözcük glossai; MÖ V. yüzyılda Eski Yunan’da, Homeros gibi yazarların eserlerinde yer alan ama unutulmuş olan sözcükleri açıklamak üzere hazırlanan sözlüğe verilen addır. Bu sözcük Latincede glōssarium, Eski Yunancada glōssárion ‘terk edilmiş veya yabancı kökenli sözcükleri açıklayan sözlük’ karşılığında kullanılmıştır. İngilizcede glossary ‘sözlükçe, küçük sözlük’ karşılığındadır. Bugün için glossary ‘bir kitapta veya bir yazıda geçen ve anlamı bilinemeyeceği öngörülen sözlerin, terimlerin sözlüğü’ karşılığında kullanılmaktadır.

Bir sözlük türünü göstermekle birlikte ‘sözlük’ anlamında da kullanılmakta olan thesaurus, Eski Yunanca thēsaurós ‘hazine; hazine dairesi; ambar; kasa, sandık’ sözüne dayanmaktadır. Latince aracılığıyla Batı dillerine geçen bu söz, Peter Mark Roget’in 1852 yılında yayımlanan Thesaurus of English Words and Phrases adlı kitabıyla birlikte ‘sözlük; ansiklopedi; eş anlamlılar sözlüğü, eş ve karşıt anlamlılar sözlüğü’ anlamında kullanılmaya başlanmıştır.

Konu ve kavram ayrımlarına göre düzenlenen sözlük türleri de bulunmaktadır. Günümüzde sözlükler yalnızca kitap olarak değil sanal ortamda bilişim uygulamalarıyla ve elektronik aygıtlarla değişik özelliklerde ve niteliklerde kullanıcılara hizmet vermektedir.

İlk örneklerinden bugüne gelene kadar sözlüğün geçirdiği evrime bakıldığında özellikle bilişim alanındaki gelişmelere bağlı olarak, hazırlanmasından kullanıma sunuluşuna kadar yakın gelecekte sözlüklerin özelliklerinde ve niteliklerinde de gelişim yaşanacağı açıktır.

İlk Sözlüklerden Günümüze: Sözlüğün geçmişi, yaklaşık 4.300 yıl öncesine uzanır. İlk sözlükler, sözcüklerin değil resim yazıların (pictogram) karşılıklı açıklaması olarak hazırlanmış, kavram yazısının (ideogram) yerini ses değerleriyle birlikte hece yazısı almaya başlayınca diller anlaşılmaz olmuştu. Böylece hece yazısı, kavram yazısı işaretlerini açıklamakta kullanıldı.

İlk sözlüklerin pratik bir amacı vardı. Çoğunlukla iki veya çok dilli sözcük listesi niteliğindeki sözlükler gezginlere, tacirlere veya misyonerlere yardımcı olmak amacıyla hazırlanmaktaydı.

Bilinen en eski sözlük Sümerce-Akadca karşılıklar kılavuzu niteliğindeki Urra Hubullu’dur. Sözcüklerin konularına göre düzenlenen ve yirmi dört tabletten oluşan sözlüğün MÖ 2300’lü yıllarda Akad Krallığı’nda ortaya konulduğu sanılmaktadır. Sözlüğün ilk tabletindeki ‘faiz getiren alacak’ anlamına gelen Sümerce ve Akadca sözcükler har-ra - hubullu veya urra - hubullu sonradan bu sözlüğe ad olmuştur. Sözlükte taşımacılık ile ilgili terimler; hayvan, bitki, taş, yıldız vb. adlar iki dilde karşılıklı olarak yer almaktadır.

Eski Yunanda ise az kullanılan, tarihsel kaynaklarda kalmış, eskimiş ve unutulmuş sözcüklerle yerel söz varlığını anlamak isteyen insanlara yararlı olmak üzere sözlükçeler hazırlanır. MÖ V. yüzyılda Abderalı Protagoras Glossai adını verdiği sözlüğünü yazar. Protagoras’ın sözlüğü Homeros’un eserlerinde geçen ancak daha sonra unutulan eski sözcüklerin anlamlarını vermekteydi. Böylece günümüzde bir eserdeki anlamı bilinmeyen sözcüklerle özel adlardan ve teknik terimlerden oluşan sözlük türü sözlükçenin ilk örneği ortaya konulmuş olmaktaydı.

MÖ III. yüzyılda İstanköylü Philetas, Yunancanın ağızlarında ve başta Homeros olmak üzere eski kaynaklarda geçen, ancak sonra unutulmuş sözcüklerden oluşan sözlüğünü hazırlamıştır.   Eski ve unutulmuş sözcüklerin yanı sıra döneminin yazılması ve söylenmesi zor sözcüklerini de sözlüğüne alan İskenderiyeli Aristophanes, atasözlerine sözlükte yer veren ilk kişidir. İskenderiyeli Pamphilus, erken dönemdeki doksan beş kitapta yer alan eski sözcükleri kapsayan sözlüğünü MS I. yüzyılda yazmış, Aelius Dionysius da on kitaptaki söz varlığından yararlanarak Atina lehçesinin sözlüğünü hazırlamıştır.

Eski Yunancanın ilk kapsamlı sözlüğünü ortaya koyan ise İskenderiyeli Hesychius olmuştur. V. yüzyılda yaşadığı sanılan İskenderiyeli Hesychius’un sözlüğünde az kullanılan, unutulmuş ve anlamı açık olmayan sözcükler yer almaktadır. Bilinen ilk köken bilimi (etimoloji) sözlüğü ise aynı yüzyılda Tibeli Orion tarafından yazılmıştır.

Eski Yunanda anlaşılması zor, muğlak sözcüklerin; yiyecek ve içeceklerin; Homeros, Hipokrat, Eflatun gibi yazarların, düşünürlerin, bilim insanlarının eserlerinde geçen sözcüklerin sözlükleri de hazırlanmıştır.

Latincenin ilk sözlüğü Eski Yunanca sözlüklerin öncülerinden çok daha sonra, MÖ I. yüzyılda yazılmıştır. Romalı dil bilgini ve öğretmen Marcus Verrius Flaccus, türünün ilk örneği olan geniş sözlüğü Libri de significatu verborum adlı çalışmasıyla tanınmıştır. Sözlük, Latin yazarlardan yapılan çok sayıda alıntıyla Antik Çağ'a ilişkin zengin bir bilgi kaynağıdır. Latincenin Orta Çağ'da bilim dili ve uluslararası dil konumuna ulaşmasıyla Latince sözlükler yaygınlaşmaya başlamıştı. Bu sözlüklerden en ünlüsü Cenovalı Giovanni Balbi’nin Catholicon veya Summa adlı eseridir.

Bir başka önemli Latince sözlük de pek çok kez baskısı yapılan Thesaurus Linguae Latinae’dir. Robert (Stephanus) Estienne tarafından hazırlanan eser bu alanda bir çığır açmış, pek çok çalışmaya da kaynaklık etmiştir.

Orta Çağın sonlarında, ulusal diller karşısında önemini yitirmeye başlayan Latincenin açıklama gerektiren anlaşılmaz sözcüklerini anlaşılır Latince sözcüklerle açıklama yoluna giden sözlükler hazırlanmaya başlanır. Bu türün ilk örneği VIII. yüzyılda yazılan Corpus Glossary’dir. Bu tür sözlükler, Latince sözlerin ulusal dillerdeki karşılıklarını gösteren iki dilli sözlüklerin ilk adımı olmuştur. Latince dil bilgisi üzerine yaptığı çalışmalar dolayısıyla “Grammaticus” diye anılan Aelfric, ilk Latin-Anglosakson sözlüğünü hazırlamıştır. Bilinen ilk İngilizce-Latince sözlük Promptorium Parvulorum ise Norfolklu bir rahip olan Geoffrey tarafından hazırlanmıştır.
                   Hint-Avrupa dil ailesinin bir kolunu oluşturan Sanskritçenin ilk sözlüğü Amarakosa (Nāmalingānus’ā-sana) IV. yüzyılda Amarasimha tarafından yazılmıştır.

Arap sözlükçülük geleneği, Kur’an’ı doğru anlamaya yönelik söz varlığı çalışmalarıyla başlamıştır. Kur’an’da geçen ve garîb diye adlandırılan ifadeleri çözmek amacıyla Arap kabileleri arasından söz derlenmesine, Kur’an’da geçip çok az kullanılan sözleri, eş anlamlılarını, farklı ayetlerde geçen değişik tanımlarını belirlemek amacıyla edebî ürünlerin taranması çalışması da eklenir.

Başlangıçta kavram alanlarına göre hazırlanan sözlüklerde coğrafi şekiller, insanlar, hayvanlar, doğa olayları gibi konularda sözcükler toplanmakta ve bir başka düzenlemeye gitmeden yalnızca konularına göre yazıya geçirilmekteydi. Nadir bulunan sözcükleri kapsadığını ifade etmek üzere nevadir diye adlandırılan bu türün en ilgi çekici örneği Ebu Zeyd el-Ensari’nin En-Nevadir adlı eseridir.

Aynı harflerle başlayan sözcükleri bir arada sıralama ilkesiyle hazırlanan sözlükler, Arap sözlükçülüğünün ikinci dönemini oluşturur. Ancak Arap sözlükçülüğünün üçüncü dönemi kabul edilen ve dildeki bütün sözleri belirli bir yönteme ve ilkeye göre düzenli olarak verme geleneği ünlü Arap dilcisi Halil bin Ahmed ile başlamıştır. Sözlüğünü harflerin karşılığı olan seslerin ses yolundaki çıkış noktasına göre düzenleyen Halil bin Ahmed eserini en geride oluşan sesin karşılığı olan ع ‘ayın’ harfi ile başlatır. Bu nedenle Halil’in sözlüğü Kitabü’l-Ayn olarak adlandırılır. Ünlü Türk sözlükçüsü Kâşgarlı Mahmud da Divanu Lügâti’t-Türk’te Halil’i ve eserini anar, özelliğinden söz eder. Ancak adını anmasa da Kâşgarlı’nın etkilendiği sözlükçü Divanü’l-Edeb yazarı Ebu İbrahim İshak bin İbrahim el-Farabi’dir.
Türklerde Sözlükçülük:

Türk dilinin ilk sözlüğü, Kâşgarlı Mahmud’un yazdığı Divânu Lugâti’t-Türk’tür. Türk topluluklarının dili, edebiyatı, yaşayışı ve âdetleri üzerine yirmi yıla yakın malzeme topladıktan sonra Bağdat’a gelen Kâşgarlı, 1072 yılında yazmaya başladığı eserini 1074 yılında tamamlayarak Halife Muktedî Biemrillah’a sunmuştur. Divânu Lugâti’t-Türk, bütün Türk illerini ve dillerini kapsayan, bin yıl öncesinin Türk toplulukları hakkında önemli bilgiler içeren kaynak eserdir.

Türk yazı dillerinin, lehçelerinin ve ağızlarının dil özelliklerini belirleyen, dokuz bin civarındaki söz varlığını derleyerek bir araya getiren Kâşgarlı Mahmud Arapça kökenli dīvān sözünü ‘sözlük’ anlamında kullanmıştır. Arapça kökenli luġat ise ‘sözcük, kelime, söz; sözlük’ anlamlarının yanı sıra ‘dil, her kavmin konuştuğu dil’ anlamını taşımaktadır. Kâşgarlı Mahmud bu sözün teklik biçimini değil de çokluk biçimi olan luġāt sözünü ‘her Türk topluluğunun konuştuğu dil’ anlamında olmak üzere eserine ad yapmıştır.

Divânu Lugâti’t-Türk’ten yaklaşık altmış yıl sonra ise Harezm sahasında hazırlanmış olan Mukaddimetü’l-Edeb, Arapça öğrenmek isteyenlere yararlı olabilecek bir eserdir. Türk asıllı olmakla birlikte Arap sözlükçülük geleneğinde önemli bir yere sahip olan Zemahşeri’nin yazdığı bu eser, Harezm Türkçesi için dil malzemesi içermektedir.

Karadeniz’in kuzeyinde yaşamış olan Kuman (Kıpçak) Türklerinin söz varlığı ve sözlü edebiyat ürünleri ile ilgili derlemelerden oluşan Codex Cumanicus’un XIII. yüzyıl sonlarında hazırlandığı sanılmaktadır. Kumanların dil malzemesinin Latin harfleriyle ortaya konulduğu eserin ilk bölümü Kuman Türkçesinin söz varlığı ile birlikte dil bilgisi kurallarından oluşmaktadır. İtalyanlar tarafından hazırlanmış olabileceğinden ‘İtalyan bölümü’ diye adlandırılan eserin bu bölümünde Latince sözcüklerin Farsça ve Kumanca karşılıkları verilmiştir.

Geçen zaman içerisinde Kitabü’l-İdrak li-lisani’l-Etrak (XIV. yüzyıl), Kitab-ı Mecmu-ı Tercüman-ı Türki ve Acemi ve Mugali (XIV. yüzyıl), Et-Tuhfetü’z-Zekiyye fi’l-lugati’t-Türkiyye (XV. yüzyıl), Kitabu Bulgati’l-muştak fi-lugati’t-Türk ve’l-Kıfçak (XV. yüzyıl), Ed-Dürretü’l-Mudiyye fi’l-lugati’t-Türkiyye (XIV - XV. yüzyıl), Abuşka Lügati (XVI. yüzyıl), Şamilü’l-luga (XVI. yüzyıl), Ahteri-i Kebir (XVI. yüzyıl), Cami’ü’l-Fürs (XVI. yüzyıl), Eş-Şüzurü’z-zehebiyye ve’l-kıta-i’l-Ahmediyye fi’l-lugati’t-Türkiyye (XVII. yüzyıl), Senglah (XVIII. yüzyıl) gibi sözlükler hazırlanmıştır.

Türkçeden Türkçeye sözlükler ise XVIII. yüzyıldan itibaren hazırlanmaya başlanacaktır. Mehmed Esad Efendi’nin Lehcetü’l-lügat (XVIII. yüzyıl), James W. Redhouse’un Müntahabat-ı Türkiyye (1842) ve Müntahabat-ı Lügat-ı Osmaniyye (1852), Ahmed Vefik Paşa’nın Lehce-i Osmani (1876) ve nihayet Şemseddin Sami’nin Kamus-ı Türki (1900) adlı sözlükleri Türk sözlükçülüğünün en önemli ürünlerinden yalnızca birkaçıdır. Bunlar içerisinde Kamus-ı Türki kendisinden sonra hazırlanan pek çok sözlüğe kaynaklık etmiş, sözlükçülüğümüzün dönüm noktası olmuştur.

Türkçe Sözlük:

Türk Dil Kurumunun ilk baskısını 1945’te tamamladığı ve bugüne kadar on bir baskısı yapılan Türkçe Sözlük günümüz Türk sözlükçülüğünün temel eserlerinin başında gelmektedir.

Türkçenin söz varlığını ortaya koyacak bir sözlük hazırlanması düşüncesi, Türk Dili Tetkik Cemiyetinin 12 Temmuz 1932 günü kuruluşuyla birlikte gündemde yer almaya başlamıştır. Cemiyetin kurucu ve koruyucu Genel Başkanı Atatürk, Kurumun görev alanını belirlediği şemada “lûgat ve ıstılah” çalışmalarına özel bir yer vermişti. Türk Dili Tetkik Cemiyetinin bir sözlük hazırlaması, Dolmabahçe Sarayı’nda Atatürk’ün öncülüğünde 26 Eylül 1932’de toplanan Birinci Türk Dili Kurultayı’nda dile getirilen konuların başında bulunuyordu. Ancak Türkçe Sözlük çalışmalarına kaynaklık edecek çeşitli sözlükler henüz yayımlanmadığı için yedi yıl beklenmesi gerekecekti. Başlatılan çalışmalar sonucunda, 1939 yılına gelindiğinde Tarama Dergisi ve Cep Kılavuzu yayımlanmış, Derleme Dergisi’nin de hazırlığı tamamlanmıştı. Artık Türkçe Sözlük üzerinde çalışma zamanı gelmişti. “TDK Lengüistik Kolbaşısı” Hasan Reşit Tankut, sözlüğün genel olarak ilk taslağını düzenlemiş, TDK Genel Merkez Kurulunca verilen kararla “Lûgat-Filoloji Kolbaşısı” Ali Canip Yöntem, Türkçe Sözlük’ü hazırlama görevini üstlenmiştir. Ancak, Yöntem’in kısa süre sonra rahatsızlanması üzerine TDK Genel Merkez Kurulu, sözlük işiyle “Yayın Kolbaşısı” Dr. Mehmet Ali Ağakay’ı görevlendirecektir.

Dr. Ağakay, sözlük çalışmalarında izlenecek yolu yeniden çizmekle işe başlar. Çeşitli kaynakların taranmasıyla sözlüğe alınacak söz varlığı taslağı ortaya konulmuş, bu söz varlığı genel dilin sözleri ve terimler olarak ikiye ayrılmıştır. Terimler, ilgili bilim dallarına göre; genel dilin söz varlığı ise aralarındaki anlam ilgisine göre tasnif edilmiştir. Canlı dilin söz varlığının yansıtılması için de son yirmi otuz yıl içerisinde yayımlanan belli başlı eserlerden taranan sözler sözlüğe alınmıştır. Bu yollarla ortaya konulan söz varlığındaki terimler ayrı ayrı listeler hâlinde uzmanlarca ele alınarak anlamlandırılmış, genel dilin söz varlığı ise yazarlarca, dil ve edebiyat öğretmenlerince işlenmiştir. Bu verimler “Lûgat Kolu Merkez Bölüğü”nde elden geçirilerek düzenlenmiş, alfabe sırasına göre dizilmiştir. Denetleyicilerin söz varlığı ile ilgili görüşleri Merkez Bölüğünce karşılaştırılıp incelendikten ve gerekli düzeltme, çıkarma veya eklemeler yapıldıktan sonra ortaya çıkan sözlük müsveddesi TDK Genel Sekreterliğine sunulmuştur. Sözlüğün son denetimi TDK Genel Sekreteri ve “Lûgat Kolbaşısı” tarafından yapılmıştır.

Çalışmalar sürerken 1942 yılında toplanan Dördüncü Türk Dil Kurultayı’nda tartışılmak üzere A harfi ile başlayan sözlerden oluşan bir deneme baskısı yapılır. Türkçe Sözlüğü Örnek Basımı (1942) adıyla yayımlanan deneme baskısı Kurultay’ın “Lûgat ve Filoloji Komisyonu”nda değerlendirilir. Tartışmalar genellikle yabancı kökenli sözlerden hangilerinin Türkçe Sözlük’e alınacağı, alınanların nasıl gösterileceği konusunda yoğunlaşmıştır. Komisyonun iki gün süren çalışma sonucunda hazırladığı tutulga (tutanak) Kurultay’da olduğu gibi kabul edilir. Gerek Komisyonda gerek Kurultay’da dile getirilen ve benimsenen görüşler doğrultusunda yaklaşık altı yıllık bir çalışmanın ardından Türkçe Sözlük’ün birinci baskısı 1945 yılında tamamlanır.

Bu ilk baskı Türkçe Sözlük’te 25.574 madde başı, 6.530 madde içi olmak üzere 32.104 söz bulunmaktaydı. Sözlüğe alınacak söz varlığının sınırlarının çizilmesinin, çalışmaların en başından itibaren Kurumu en çok uğraştıran ve üzerinde en çok düşünülen bir iş olduğu ön sözde belirtilmektedir. Hazırlanış amacının, yazıda ve konuşmada geçen yabancı sözlerle birlikte dilimizde kullanılmakta olan veya kullanılacağı umulan Türkçe sözcükler için başvuracak bir kaynak ortaya koymak olduğu vurgulanan Türkçe Sözlük’te canlı dilde yaşayan alıntıların ihmal edilmediği açıklanmaktadır. Ancak, Kurumun sözlükte yer alan yabancı kökenli sözlere dilde yaşama hakkını vermek istemediği de özellikle belirtilir.

Başlangıçta, Tanzimattan 1930’lu yıllara kadar yazı dilinde kullanılmış yabancı sözleri kitaplarda görüp anlamını öğrenmek isteyenlere kılavuzluk etmek üzere bunların birinci baskı Türkçe Sözlük’e alınması düşünülmüştü. Sözlükte canlı dilde yaşayan sözlerin yanı sıra yeni türetilen sözler ve terimler ile birlikte o günün dilinde kullanılmadığı belirtilen ve ölü kelimeler olarak nitelenenleri ayrı bir bölümde göstermek veya her sayfayı ikiye bölerek bu sözleri alt tarafa almak gibi yollar üzerinde durulmuştu. Uzun tartışmalardan sonra, bu sözlerin Türkçe Sözlük’e alınmamasına karar verilmiştir. “Kitap sözleri” olarak da adlandırılan bu sözlerden Türkçe kökenlilerin ayrıca hazırlanmakta olan Tarama Sözlüğü’ne alınması, yabancı olanların da Maarif Vekilliği tarafından hazırlanmakta olduğu belirtilen Divan Edebiyatı Sözlüğü’ne bir ek veya ikinci bir kitap olarak yazılması işleri ayrıca bir çalışma konusu hâlinde sonraya bırakılmıştır. Bu değerlendirmelerden sonra birinci baskı Türkçe Sözlük’e alınacak sözler; dilimizde kullanılmakta olan veya kullanılacağı umulan Türkçe sözler, hangi dilden olursa olsun terim olarak alınmış ve kullanılmakta olan kelimeler, o günün canlı konuşma veya yazı dilinde kullanılan yabancı asıldan gelme sözler olarak üç öbekte toplanmıştı.

Bununla birlikte, yabancı sözlerden öz Türkçe karşılığı bulunmuş ve karşısına yazılmış olanların konuşmada ve yazıda kullanılmasını dilseverlerden isteyen Kurumun, henüz karşılığı bulunmamış yabancı kökenli sözlere de birer öz Türkçe karşılık aramayı kendisine ödev edindiği ön sözde vurgulanmaktadır. Birinci baskı Türkçe Sözlük, altmış beş bin adet basılır. İkinci baskısının yapılması için on yıl geçmesi gerekecektir…

Türkçe Sözlük’ün ikinci baskısı 1955 yılında yayımlanır. Mehmet Ali Ağakay’ın emek verdiği Türkçe Sözlük, ikinci baskıya hazırlanırken dilin söz varlığındaki önemli gelişmelerin yansıtılması amacıyla yeni baştan ele alınmış, söz varlığı bir yandan yeni maddelerle zenginleştirilirken diğer yandan ilk baskıdaki eksiklikler tamamlanmış, fazlalıklar ayıklanmış, yanlışlıklar düzeltilmiştir. Bu çalışmalar yapılırken eski veya yeni birçok kitap, sözlük, dergi ve gazete taranmış, konuşma dili dikkate alınmıştır. Böylece Türkçe Sözlük, söz varlığı açısından zenginleştirilirken belirli aralıklarla geliştirilmiş yeni baskılarının yapılması da gelenekleşmiştir. İkinci baskı Türkçe Sözlük’ün en dikkat çekici yanı, söz varlığının sınırlarının çizilişinde tutulan yoldur. Yabancı kökenli sözler karşısındaki keskin tutum, ikinci baskıda yerini ılımlı yaklaşıma bırakmıştır. Şemsettin Sami’nin Kamus-ı Türki’ye yazdığı ön sözden özgün biçimiyle yapılan alıntıda, Türkçeyle yazılmış bütün eserlerin söz varlığının araştırılmasıyla yetinilmeyip Türkçenin konuşulduğu her bölgeye yapılacak yolculukla dili en iyi bilen çeşitli halk kesimleriyle sohbet edilerek en nadirlerine varıncaya kadar bütün söz varlığının belirlenmesi düşüncesi işlenmiştir. Böyle bir çalışmanın Büyük Türk Sözlüğü’nü ortaya koymada tutulacak tek yol olduğu belirtildikten sonra Türkçe Sözlük’ün ikinci baskısındaki söz varlığının yazı ve konuşma dilinde kullanılan Türkçe kelimeler ile hiçbir özentiye kapılmadan kullanılagelen yabancı kökenli kelimelerden oluştuğu belirtilmiştir. İkinci baskıya, konuşma diline geçmemiş terimler, bölge ağızlarının söz varlığından verimler alındığı gibi yaygın olan birtakım argo sözler ve deyimler de katılmıştır. Sözlükte 25.516 madde başı, 10.222 madde içinden oluşan 35.738 sözcük bulunuyordu.

İkinci baskı Türkçe Sözlük’ün birtakım düzeltmelerinin yapılarak söz varlığına yaklaşık iki bin kelime ve deyimin eklenmesi, köken bilgisi açıklamalarının genişletilmesiyle hazırlanan yeni baskı sözlük 1959 yılında yayımlanmıştır. İkinci baskıdan dört yıl sonra yayımlanan üçüncü baskı Türkçe Sözlük’te madde başında 27.033, madde içinde 10.788 olmak üzere toplam 37.921 söz bulunmaktadır. Mehmet Ali Ağakay’ın hazırladığı bu baskının denetleyicilerinden Nurettin Artam yeni baskıyı göremeden aramızdan ayrılmıştır.

Dördüncü baskı Türkçe Sözlük de bir önceki baskı gözden geçirilerek hazırlanır. Sözlüğü baskıya hazırlayan yine Ağakay’dır. Ancak ilk sekiz formanın düzeltilerini de yaparak basılasını veren Ağakay, bu baskıyı göremeden Tanrı’nın rahmetine kavuşur. Türkçe Sözlük’ün dördüncü baskısı, yirmi bir yıl Sözlük Kolu Başkanlığı görevini yürüten ve ilk dört baskıyı hazırlayan Ağakay’ın anısına sunulur. 1966 yılında yayımlanan ve sözcük sayısı 37.669 olan dördüncü baskı Türkçe Sözlük’te madde başı 27.013, madde içi 10.656 söz bulunmaktadır.

Ağakay’ın hazırladığı ilk dört baskı Türkçe Sözlük, beşinci, altıncı ve yedinci baskılarda da esas alınarak Sözlük Kolu Başkanlığı tarafından geliştirilmiştir. Madde başı 27.753, madde içi 10.717 olmak üzere 38.470 sözden oluşan ve 1969 yılında yayımlanan beşinci baskı Türkçe Sözlük’te bir önceki baskıya göre birtakım değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerden en dikkat çekici olanı, önerilen ama o güne kadar tutunmayan yeni sözlerin beşinci baskıya alınmamasıdır. Çok eskimiş sayılan sözler de beşinci baskıda kendisine yer bulamamıştır. Yaygın bir biçimde kullanılan yabancı kökenli sözler Türkçe Sözlük’e alınmış ancak öneri niteliğindeki karşılıkları varsa kullanmak isteyenlere yararlı olması düşüncesiyle bunların da gösterilmesi yoluna gidilmiştir.

Altıncı baskısı 1974 yılında yapılan Türkçe Sözlük’e eski baskılarda bulunmayan sözler eklenirken dil bilgisi terimlerinde de TDK’nin belirlediği ilkeler doğrultusunda düzeltmeye gidilmiştir. Türkçe Sözlük’ün bu baskısındaki eski sözler ile Batı kökenli sözlerin, kullanılmaları amacıyla değil, son elli yıllık dönem içerisindeki yapıtlarda rastlanabilecek bu tür sözlerin anlamlarını ve karşılıklarını bulmak isteyenlere yardımcı olmak üzere söz varlığına eklendikleri ön sözde özellikle belirtilmektedir. Altıncı baskı Türkçe Sözlük’te yer alan 45.178 sözden 31.693’ü madde başında, 13.485’i de madde içerisindedir.

Türk Dil Kurumunun kurucusu Atatürk’ün yüce anısına adanan yedinci baskı Türkçe Sözlük 1983’te yayımlanmıştır. İlk altı baskısı tek cilt olarak yayımlanan Türkçe Sözlük, ilk defa bu baskıyla iki cilt olarak çıkarılmıştır. Madde başı 40.836, madde içi 18.891 olmak üzere 59.727 sözden oluşan yedinci baskı Türkçe Sözlük’ün söz varlığına metin taraması yoluyla katkılarda bulunulduğu gibi bölge ağızlarından da verimler eklenmiştir.

Anayasa’nın 134. maddesi uyarınca Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun bağlı kuruluşlarından biri hâline getirilen Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük’ün sekizinci baskısını 1988 yılında “yeni baskı” adıyla iki cilt olarak yayımlamıştır. Türkçenin söz varlığını artırmak üzere yazar ve şairlerin belli başlı eserleri tarandığı gibi halk ağzında yaşayan sözler de sözlüğe alınmıştır. Bu arada bilimsel yayınlar da gözden geçirilmiş, yeni baskı Türkçe Sözlük’e bilim çevrelerinde benimsenmiş ve bilimsel yazılarda kullanılmakta olan veya tartışılan terimler de eklenmiştir. Yayıma hazırlayanların eski ve yeni yayınlarda kullanılan sözleri sözlüğe geçirmekle yetindikleri, eski ile yeni arasında bir seçim yapmaktan kaçındıkları ön sözde özellikle belirtilmektedir. Eski ile yeni sözlerin geçiş döneminde bir süre daha birlikte yaşayacağına, yaşama gücü gösterenlerin diğerlerinden kolayca ayırt edilebileceğine dikkat çekilerek Türkçenin kurallarına uygun olarak türetilen söz ve karşılıkların yaşama savaşını kazanacakları vurgulanmıştır. Türkçe Sözlük’ün bu yayımında madde başı 46.825, madde içi 16.496 olmak üzere toplam 63.321 söz bulunmaktadır. Sözlük, 115.000 takım olarak basılmıştır.

Sekizinci kez basılışından on yıl sonra, 1998’de, Türkçe Sözlük’ün dokuzuncu baskısı yayımlanır. Yedinci ve sekizinci baskı gibi bu baskı da iki cilt olarak hazırlanmıştır. Edebî ürünlerin, ortaöğretim kitaplarının, gazete ve dergilerin taranması; değişik alanlardaki bilim terimlerinden genel dile girmiş olanların da aktarılmasıyla Türkçe Sözlük’ün zenginleştirilmesi yoluna gidilmiştir. TDK Yabancı Kelimelere Karşılık Bulma Komisyonu tarafından önerilen karşılıklar da dokuzuncu baskı Türkçe Sözlük’ün söz varlığına katılmıştır. Sunuş yazısında sözlerin yazımı açısından 1996 yılında yayımlanan İmlâ Kılavuzu ile büyük ölçüde uyumun sağlandığı belirtilen dokuzuncu baskı Türkçe Sözlük’te söz, terim, deyim, ek ve anlamdan oluşan 98.107 söz varlığı bulunmaktadır. Bu söz varlığını 60.152 madde başı, 13.555 madde içi söz oluşturmaktadır. Sözlük, 100.000 takım olarak basılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yetmiş beşinci yılında yayımlanan Türkçe Sözlük’ün yeni baskısını hazırlama çalışması dokuzuncu baskının hemen ardından başlamıştır. Dilde yaşanan gelişmelerin bir sonraki baskıya yansıtılması amacıyla çalışmalar ara vermeden sürdürülmüştür.

Öte yandan 1997 yılında hizmete sunulan Türk Dil Kurumu ağ sayfasının ziyaretçileri giderek artış gösterirken kullanıcılar, Türk dili konusunda uzman bir Kurumdan Türkçe ile ilgili daha fazla bilgi kaynağı istiyordu. Bu isteklerin en başta geleni de sanal ortamda Türkçe Sözlük idi. Sanal ortamda sözlüğün yer alması için Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulunun 19 Mart 2002 gün ve 432/13 kararıyla Türkçe Sözlük’ün geliştirilmiş, genişletilmiş ve düzeltilmiş hâlinin üniversitelerimizdeki bilgisayar uzmanlarının da gönüllü katkılarıyla sanal ortama taşınması yolunda adımlar atılmıştı.

Ağ ortamında çalışacak Türkçe Sözlük yazılımının; aranan bir sözü türü, kökeni, okunuşu, çeviri yazısı, anlamı, içinde geçtiği cümlesi, birlikte kullanıldığı sözlerle oluşturduğu kalıp ifadeleri, birleşik sözleri, deyimleri, atasözleri kullanıcıya topluca sunacak nitelikte olması gerekiyordu. Türkçe Sözlük hazırlanan yazılımla Türk Dil Kurumunun ağ sayfasına yerleştirildi. Bilişim uygulamalarının getirdiği kolaylıkla veri tabanının ve yazılımın sürekli güncelleştirilecek olması, dile giren en güncel sözlerin, terimlerin, deyimlerin bu yolla veri tabanına işlenecek olması dolayısıyla ağ ortamındaki bu sözlüğe Güncel Türkçe Sözlük adı verildi. Yazılımın sınamadan geçirilmesi için Güncel Türkçe Sözlük’ün ağ adresi, yüze yakın meslektaşımıza, bilgisayar uzmanına, bilişimciye bildirildi. Sözlük, yaklaşık iki ay bu kişilerin sınamasından geçti.

Türk Dil Kurumunun kuruluşunun yetmişinci yıl dönümü dolayısıyla 11 Temmuz 2002 günü düzenlenen törende sözlük sanal ortamda kamuoyuna sunuldu. Sözlüğün kullanıma açılmasıyla birlikte veri tabanı ile ilgili öneriler ve eleştiriler de gelmeye başladı. Sözlük Bilim ve Uygulama Kolundaki uzmanlarımız gelen bu eleştirileri değerlendirmeye ve sözlük veri tabanına işlemeye başladılar. Hem sözlük ile ilgili öneri ve eleştirileri değerlendirmek, veri tabanını işlemek hem de Türkçe Sözlük’ün yeni baskısını hazırlamak üzere bir çalışma grubu oluşturulması gereği ortaya çıkınca Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulunun 12 Eylül 2002 gün ve 441/4 sayılı kararıyla Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın’ın başkanlığında Prof. Dr. Recep Toparlı, Prof. Dr. Nevzat Gözaydın, Prof. Dr. Hamza Zülfikar, Prof. Dr. Mustafa Argunşah, Doç. Dr. Nurettin Demir, Uzm. Belgin Tezcan Aksu ve Uzm. Beyza Gültekin’den oluşan Güncel Türkçe Sözlük Çalışma Grubu kuruldu. Önceleri ayda bir kez bir araya gelen çalışma grubu, gelen iletilerin artması üzerine ayda iki kez, sonra da her hafta toplandı. Haftada binlerce kişinin ziyaret ettiği Güncel Türkçe Sözlük, kullanıcıların da katkılarıyla geliştirilip genişletilmeye, zenginleştirilmeye başlandı. Gelen iletilerin hem sayıca artması hem ele alınması gereken konuların derinlemesine incelenmesi gereği ortaya çıkınca çalışma grubu haftada iki kez, bazı haftalar üç kez toplanır oldu. Bu çalışmalar sırasında sözlerin nasıl tanımlanacağı, nasıl yazılacağı konularında örneklere ve kaynaklara bakıldığı; ilgili bilim, sanat dallarında kurum ve kuruluşların bilgilerine başvurulduğu gibi ağ ortamındaki verilerden de yararlanılmıştır.

Yaklaşık üç yıl süren çalışmanın ardından onuncu baskı Türkçe Sözlük’ün ilk örnekleri, 26 Eylül 2005 günü düzenlenen Dil Bayramı töreninde kamuoyuna tanıtılmıştır. Onuncu baskı Türkçe Sözlük söz, terim, deyim, ek ve anlamdan oluşan 104.481 söz varlığına sahipti. Sözlükte 63.818 madde başı, 13.589 da madde içi olmak üzere toplam 77.407 söz bulunuyordu. Bu sözlerin 45.005’i isim, 11.305’i sıfat, 2.644’ü zarf, 87’si zamir, 33’ü edat, 289’u ünlem, 53’ü bağlaç, 6.441’i ise fiildi. Türk edebiyatından seçilmiş 29.040 örnek cümleyle sözcüklerin tanıtlandığı sözlük metni ise 1.236.484 sözden oluşmuştu.

İlk kez onuncu baskıyla Türkçe Sözlük’e kazandırılan bir özellik, madde başı gönderme düzeninde sağlanmıştır. Sözlüklerde birleşik sözcükleri oluşturan birinci sözcükle kurulan madde başlarını abece sırasıyla alt alta görmek mümkün olabilmektedir. Ancak aranılan söze, birleşikte ikinci veya üçüncü olması durumunda sözlükte abece sıralamasının birinci sözcüğe göre yapılması yüzünden ulaşılamadığı bilinmektedir. Böyle bir durumda bütün sözlüğü sayfa sayfa karıştırmak gerekmektedir. Örneğin su sözünün bütün türevlerini ve içinde bulunduğu birleşik sözcükleri bulmak isteyen kişi abece sırasından yararlanarak herhangi bir sözlükte su akrebi, su altı, su askıları, su aygırı, su baldıranı, su bardağı, su basıncı, su baskını gibi sözleri kolayca bulabilir. Ancak su sözünün birleşik bir sözcüğün ikinci veya üçüncü sözü olması durumunda bu birleşiklere ulaşmak kolay değildir. İlk kez Türkçe Sözlük’ün onuncu baskısına eklediğimiz bu özellik sayesinde ilgili sözün hemen altında ok (→) işaretiyle gösterilen ve koyu eğik yazılan sözcükler aracılığıyla aranan sözle ilgili bütün söz varlığı gözler önüne serilmektedir. Böylece acı su, ağır su, akarsu, aksu, atık su, bağlı su, basınçlı su, bengi su, iç su, dümen suyu, ham besi suyu, yer altı suları gibi aranılan sözcükle kurulmuş bütün birleşik sözcükler görülmektedir. Kullanıcı bu özellikten yararlanarak aradığı sözle kurulu bütün birleşik sözcüklere abece sıralamasıyla kolayca ulaşabilmektedir.

Türkçe Sözlük’ün yüz bin adet olan onuncu baskısı tükenince 2006, 2008 ve 2009 yıllarında otuzar bin adet tıpkıbasımı yapılmıştır. Böylece onuncu baskının toplam baskı sayısı yüz doksan bine ulaşmıştır. Sözlüğün 2009 yılındaki tıpkıbasımıyla birlikte Güncel Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzu Etkileşimli Yoğun Diski de armağan olarak verilmiştir.

Güncel Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzu Etkileşimli Yoğun Diski Türk Dil Kurumunun Genel Ağ sayfasında ücretsiz olarak kullanıma sunduğu iki yazılımın çevrim dışı iken de bilgisayarlarda kullanılmasını sağlayan çok özellikli bir sözlük programıdır. Kullanıcı Güncel Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzu Etkileşimli Yoğun Diski’nde madde başlarının doğru ve güzel söylenişlerine, anlamlarına, örneklerine, ilgili deyim ve atasözlerine ulaşabilmektedir. Sözcüklerin doğru söylenişini duyarak öğrenen kullanıcı, özel bir yazılım aracılığıyla kendi söyleyişini de kaydederek karşılaştırma yapabilmekte; veri tabanındaki söz varlığını çeşitli özelliklere göre sorgulayabilmektedir. Yoğun diskte ayrıca kişilerin dil gelişimini sağlayacak çeşitli sözcük oyunları, bulmaca kılavuzu yer almaktadır. Kullanıcı, Yazım Kılavuzu’ndaki kurallara ve sözlere ait dizine de ulaşabilmektedir.

Türk Dil Kurumunun son yıllarda çalışmalarını bilişim uygulamalarıyla yürütmesi ve yine bilişim uygulamalarıyla kullanıma sunması, sanal ortamda Türkçenin başvuru kaynaklarının artmasını sağlamıştır.

Sanal Ortamdaki Sözlükler:

Türk Dil Kurumunun 2002 yılında kullanıma sunduğu Güncel Türkçe Sözlük’ten sonra geçen zaman içerisinde Kişi Adları Sözlüğü, Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü, Türkçede Eş ve Yakın Anlamlı Kelimeler Sözlüğü, Türk Lehçeleri Sözlüğü, Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü, Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü, Tarama Sözlüğü, Sesli Türkçe Sözlük, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü de erişime açılmıştır. Türkçedeki her sözün doğru ve örnek söylenişini sunan Sesli Türkçe Sözlük söyleyiş birliği sağlanmasında önemli bir başvuru kaynağı hâline gelmiştir. Ayrıca sözlükteki bütün sözcüklerin parmak abecesi ile gösterilmesini sağlayan uygulama Güncel Türkçe Sözlük yazılımına eklenmiştir. Nihayet, bütün bu söz varlığını tek bir veri tabanında toplayan, bu veri tabanında sorgulama olanağı sağlayan Büyük Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Elektronik Dil Yayıncılığı Çalışma Grubunun katkılarıyla 20 Ekim 2008 günü kullanıma açılmıştır. Günümüz Türkiye Türkçesinin altı yüz bini aşan söz varlığının sorgulanabildiği bu yazılım ile Türkçenin söz varlığının gücü somut bir biçimde gözler önüne serilmiş olmaktadır.

On Birinci Baskı Türkçe Sözlük: Bütün bu çalışmalar yürütülürken Türkçe Sözlük’ün yeni baskısının 2010 yılı sonunda yayımlanması da amaçlanmıştı. Türkçe Sözlük’ün on birinci baskısını hazırlamak üzere Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın başkanlığında Prof. Dr. Recep Toparlı, Prof. Dr. Nevzat Gözaydın, Prof. Dr. Hamza Zülfikar, Prof. Dr. Mustafa Argunşah, Prof. Dr. Nurettin Demir, Doç. Dr. Melek Özyetgin, Uzm. Belgin Tezcan Aksu, Uzm. Beyza Gültekin, Uzm. Burçak Okkalı, Uzm. Âdem Terzi, Uzm. Yrd. Abdullah Durkun, Şener Mete (Başspiker, TRT temsilcisi) ve Safa Tekeli’den (Anadolu Ajansı temsilcisi) oluşan Güncel Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzu Çalışma Grubu Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulunun 24 Kasım 2005 tarihli ve 509/19 sayılı kararıyla kurulmuştur. Safa Tekeli’nin emekli olması üzerine Ömer Kaya, Anadolu Ajansı temsilcisi olarak 10 Şubat 2010 tarihinde kurula katılmıştır. Çalışma Grubu sözlük veri tabanını geliştirme, sözlüğün yeni baskısını hazırlama, gündelik dile girme eğilimindeki yabancı kökenli sözlere karşılık bulma, sözlük veri tabanı kullanıcılarının sorularını yanıtlama vb. işlerin yanı sıra Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzu arasında yazım açısından birlik sağlama görevini de yerine getirmiştir.

On birinci baskı Türkçe Sözlük söz, terim, deyim ve anlamdan oluşan 122.423 söz varlığına sahiptir. Sözlükte 77.005 madde başı, 15.287 madde içi olmak üzere toplam 92.292 söz bulunmaktadır. Bu sözlerin 53.451’i isim, 12.666’sı sıfat, 3.312’si zarf, 88’i zamir, 40’ı edat, 299’u ünlem, 50’si bağlaç, 9.912’si ise fiildir. Türk edebiyatından seçilmiş 34.672 örnek cümleyle sözcüklerin tanıtlandığı sözlük metni ise 1.454.903 sözden oluşmuştur.

Kurumumuzun mevcut Türkçe Sözlük veri tabanına anlam ve örnek eklenmesi için yazar ve şairlerimizin eserlerinin bilgisayar ortamına aktarılmasıyla oluşturulan derlemden (corpus) ilk kez bu baskıda yararlanılmıştır. Bu yolla veri tabanımızda bulunmayan sözcükler belirlenmiş ve oluşturulan derlemdeki sözcükler örnekleriyle Sözlük’e aktarılmıştır. Kurumumuzun desteğiyle süren Türkçe derlem oluşturma çalışmasının birkaç yıl içerisinde sonuçlanmasıyla Türkçe Sözlük tamamen derleme dayalı olarak hazırlanacak ve yayımlanacaktır.

Sözlüğün ilkeleri ve kullanımıyla ilgili bilgiler ile sözlükten en iyi bir biçimde yararlanmayı sağlayacak madde örnekleri bu baskımızda da verilmektedir.

Sözlük bölümünde bulunmayan birtakım bilgilere ilk kez bu baskımızda, sözlüğün sonunda yer verdik. Türkçe ile ilgili genel bilgilerden dilekçe yazılışına kadar pek çok bilgiyi bu bölümde bulabilirsiniz. "Ek Bilgiler"deki "Türkçe" ve "Yazışmalar" bölümleri Şükrü Halûk Akalın; "Çevrimler", "Evren", "Dünya", "Türkiye", ve "Kısaltmalar ve Kaynaklar" bölümleri Belgin Tezcan Aksu tarafından hazırlanmıştır. Bu bilgilerin bir bölümünü daha önce Resimli Okul Sözlüğü’nün sonunda yayımlamıştık. Çok ilgi gören bu bölümü Türkçe Sözlük için daha da genişlettik, genel okuyucunun ilgi alanına göre yeni bölümler ekledik; okul müfredatında yer alan ve genel okuyucuyu ilgilendirmeyen bölümleri ise buraya almadık. Bazı bilgiler ansiklopedik bilgi olarak görülebilir ancak amacımız kullanıcılara Türkçe ile ilgili kaynak bilgileri edinebileceği bir sözlük sunmaktır.

Türk Dil Kurumunun yıllardır yürüttüğü çalışmalarla ortaya konulan on birinci baskı Türkçe Sözlük’te yalnızca bu dönem üyelerinin değil önceki baskıları hazırlayan ve sözlüğü bugünlere ulaştıran yüzlerce kişinin emeği ve göz nuru bulunuyor.

İlk kez onuncu baskıda Türkçe Sözlük’ün önceki baskılarına emeği geçen herkesin adını vermiştik. Bu baskımızda da önceki on baskıyı hazırlayan, denetleyen kişilerin adlarını bulacaksınız. Bunu yalnızca bir vefa borcunu yerine getirmek için yapmıyoruz. Elbette sözlüğümüzü bugüne getirenlere büyük bir vefa borcumuz var. Hepsine minnettarız... Ancak bu isimleri sıralamamızın bir başka amacı daha var: Türk Dil Kurumunun sözlük hazırlama geleneğini ortaya koymak, gözler önüne sermek... Bu isimler, sözlükçülükte kurumsallaşmanın göstergesidir.

Geçmişte olduğu gibi elbette günümüzde de Türk Dil Kurumu dışında sözlük hazırlayanlar, sözlük yayımlayanlar vardır. Bunların çoğu, kişilerin tek başına hazırladığı sözlüklerdir. Ancak günümüzün gelişmiş sözlükleri bir kişinin hazırlayamayacağı nitelikte, çeşitli bilim dallarından sözcüklerin ve terimlerin yer aldığı geniş kapsamlı eserlerdir. Anlamların belirlenmesi, tanımların yazılması ise başlı başına uzmanlık isteyen, sanatçılığı gerektiren bir iştir. Çağdaş sözlükler artık dillerin derlemine dayalı olarak hazırlanmaktadır.

İşte Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük’ünü diğerlerinden ayıran en önemli özellikler bunlardır. Altmış beş yıllık bir gelenek, yüzlerce kişinin emeği, göz nuru, titizliği ve bilişim uygulamalarının güvenirliği ile Türkçe Sözlük dilimizin en kapsamlı, en yetkin sözlüğüdür.         Türkçenin en gelişmiş ve en güvenilir sözlüğünün on birinci baskısı, Güncel Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzu Çalışma Grubu üyelerinin ve Türk Dil Kurumu uzmanlarının yanı sıra çeşitli bilim dallarındaki terim çalışma gruplarında yer alan üyelerimizin, e-postalarıyla görüşlerini, önerilerini, eleştirilerini bizlere bildiren kullanıcılarımızın çabalarıyla, çalışmalarıyla ve emekleriyle ortaya çıktı.

Bu veri tabanının baskıya geçmesi için yöneticilerinden bütün çalışanlarına kadar Türk Dil Kurumu olağanüstü bir çaba harcadı. Dr. Rüya Bayar, ülkelere ait haritaları hazırladı. Saray Matbaacılık AŞ titiz bir çalışmayla bu baskıyı gerçekleştirdi.

Hepsine teşekkür ederiz.

Türkçe Sözlük’ün on birinci baskısı, Türkçenin söz varlığını geleceğe taşıyan önemli bir kaynak…

Altmış beş yıllık bir geleneğin yeni bir halkasını oluşturan Türkçe Sözlük’ün bu baskısını konuşmalarıyla, yazılarıyla, eserleriyle Türkçeyi yaşatan, kuşaktan kuşağa aktaran halkımıza armağan olarak sunuyoruz.

Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN
Türk Dil Kurumu Başkanı (2001-2012)

  • Türkçe Sözlük'ün 2011 yılında yayımlanan on birinci baskısının XI-XXII. sayfaları arasındaki Sunuş yazısının kişisel ağ sayfası için gözden geçirilmiş biçimidir (16 Mart 2023).

Ana sayfaya dönmek için tıklayınız: (opens new window)

Okumaya Devam Et!